Rusya
İlk füze çalışmaları ve ICBM’ler. Tsiolkovsky’nin roketler ve uzay istasyonları üzerine yaptığı
çalışmalardan etkilenen amatör roket bilimcileri, 1930’ların başlarında çeşitli
“roket toplulukları” kurmuştur. Daha sonra roketlerin silah potansiyelinin
tespiti üzerine, bu çalışmalar Reactive Scientific Research Institute adında
bir çatı altında toplanarak, askeriyenin denetimine geçmiştir.[1]
İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda ise, Mayıs 1945 yılında, Amerika’lılardan arta
kalan V-2 parçaları ve 150 kadar Alman V-2 uzmanı SSCB’ye getirilmiştir.[2]
Fakat daha sonra Sovyet roket uzmanları Almanlar’la çalışmayı redetmiştir. Bu
dönemde SSCB’de füze geliştirmek için tasarım büroları adı verilen ve kısaca OKB
olarak bilinen bürolar kurulmuştur. Bunlardan OKB-1 Korolev, OKB-456 Glushko,
OKB-586 Yangel ve OKB-52 ise Chelomey’in yönetimindedir. Bu dört OKB ofisi
Sovyetlerin askeri ve sivil uzay çalışmalarına önemli etkileri olmuştur.
OKB-1 ofisi, Korolev’in teknik
yönetimi altında, V-2 teknolojisini kullanarak R1 roketini geliştirmiş ve Ekim
1948 yılındaki deney uçuşlarında başarı elde etmiştir. Soğuk Savaş’ın başladığı
yıllarda ise SSCB ülke güvenliğini korumak için askeri stratejisinin bir
parçası olarak uzun menzilli silahların geliştirilmesine önem vermiştir. Bu amaç
doğrultusunda SSCB, 1948’den 1956’ya kadar R1, R2, R3 ve RM olmak üzere R
serisi roketlerin değişik versiyonlarını geliştirmiştir. Bu roket serilerinin
her biri farklı OKB’ler tarafından üretilmiştir.[3]
1950’lerin sonlarına doğru SSCB
birinci nesil ICBM’leri geliştirmeye başlamıştır. Bu çalışmalar katı ve sıvı
yakıt olmak üzere iki kanatta yürümüştür. Bu şekilde olmasının nedeni, OKB
yöneticilerinden Yangel ve Glushko’nun katı yakıtı, buna karşın Korolev’in ise
sıvı yakıtı savunmasıdır. ICBM’lerin yakıt sistemi hakkındaki bu farklı
görüşler, taraf tutan OKB’ler arasında sürtüşmelere neden olmuş ve ileri
yıllarda bu gerginlik devam ederek Sovyetler’in Amerika’ya karşı Ay yarışını
kaybetmesine katkıda bulunmuştur. Birinci nesil ICBM’lerden R16 Yangel ekibi
tarafından geliştirilmiş ve füzeler 1961 yılında konuşlandırılmıştır.
Korolev ekibi tarafından R-7 ve R-9 sıvı yakıtlı ICBM füzeleri geliştirilmiş ve
1965 yılında konuşlandırılmıştır. Ancak Korolev’in füzeleri, sıvı yakıtlı
olması nedeniyle askeri açıdan pek tercih edilmemiştir Daha ileri teknolojiye
sahip ikinci nesil ICBM’ler ise, 1960’ların ortasından itibaren
konuşlandırılmaya başlamıştır. Bu nesil ICBM’ler şunlardır: UR-100, Chelomey’in
yönettiği OKB-52; RT-2, Korolev’in yönettiği OKB-1 ve R-36 ise Yangel ekibi
tarafından geliştirilmiştir.[4]
Sputnik ve Khruschev’in uzay
stratejisi. 1940’ların sonlarında Mikhail Tikhonravov uydular üzerine çalışmalar
yapmış ve araştırma sonuçlarını 1948 yılında bir makale ile yayınlamıştır. Uyduların o sırada potansiyel askeri
uygulamalarının bilinmemesi nedeniyle, Tikhonravov’un çalışmaları Korolev
dışında hiçkimsenin, özellikle Sovyet yönetiminin ilgisini çekmemiştir. Daha
sonra Tikhonravov ve Korolev birlikte uydular üzerinde konsept araştırmaları
yaparak bir uydu projesi geliştirmişlerdir. Fakat 1954 yılında Uluslararası
Jeofizik Yılı (International Geophysical Year [IGY]) kapsamında, Amerika’nın
bilimsel bir uydu geliştirip fırlatacağını açıklaması üzerine, Sovyet yönetimi
Korolev ve Tikhonravov’un birlikte hazırladıkları uydu projesini onaylamıştır. Amerika’nın
IGY kapsamında bilimsel bir uyduyu uzaya göndermesinin nedeni, uzayı insanlığın
ortak malı olarak kullanılması için kamuoyu oluşturmaktır. Amerika böylece ileride
fırlatacakları casus uyduların, Sovyet’ler de dahil diğer ülkelerin üzerinden
geçişini meşrulaştırmak istemiştir.[5]
Korolev aslında 1,3-tonluk
bilimsel bir uydu geliştirmeyi planladığı halde, geliştirme süresi uzun süreceği
için, daha hafif olan (84-kg ağırlığında) ve sadece “beep” mesajı yayan basit
bir uydu yapmış ve Amerika’dan önce 4 Ekim 1957’de fırlatmıştır. Sputnik’in
başarısı sadece dünyada değil, SSCB’de de özellikle yönetimi üzerinde büyük
etki yapmıştır. Sputnik’e gelen tepkileri basından öğrenen Sovyet yönetimi,
uzayın propoganda rolünü farketmiştir. Ekonomik ve askeri olarak Amerika’dan
daha zayıf olan SSCB, bu açığını kapatmak için uzayı politik bir araç olarak kullanmaya başlamıştır. Khruschev’in
yaklaşımı, uzay projelerine yoğunlaşarak politik prestij kazanmak ve böylece
ülkeleri SSCB’nin güçlü bir ülke olduğuna inandırmaktır. Bu yaklaşım görüleceği
üzere oldukça başarılı da olmuştur.
Zenith, Vostok ve Voskhod. 1959’lerin sonlarında Korolev’in
OKB-1 ofisi, insanlı uzay uçuşları yapmak için Vostok ve askeri keşifler yapmak
için de Zenith programlarını başlatmıştır. Sovyet yönetiminin Vostok için
gerekli finansal ve politik desteği sağlamasında, Amerika’nın Mercury
projesinin önemi büyüktür. Vostok’la ilk insanlı uzay uçuşu 12 Nisan 1961
yılında, Yuri Gagarin tarafından yapılmıştır. Olayın propogandasını yapmak için
Khruschev yönetiminin isteği üzerine Gagarin, daha sonra dünya turuna
çıkarılmıştır. 1963 yılında Vostok’la ilk kadın astronot da uçarak, Sovyetler
uzayda bir başka ilki daha gerçekleştirmiştir. Zenith ise kısaca basınçlandırılmış
Vostok olup, 1965 ile 1970 yılları arasında hizmete girmiştir.[6]
Amerika’nın Gemini projesine
tepki olarak, Khruschev’in direktifi ile OKB-1 ofisi Vostok uzay aracının iç
yapısında, üç kosmonotun sığabileceği şekilde bazı değişiklikler yaparak Voskhod’u geliştirmiştir.[7] Amacı
SSCB’nin Amerika’ya karşı uzayda elde ettiği birinciliklerini korumaktır. 12 Ekim
1964 yılındaki Voskhod uçuşu ile, SSCB birden fazla astronotu aynı anda uzaya
göndermeyi başaran ilk ülke olmuştur. Ayrıca ekipte doktor ve bilimadamı da
bulundurarak, uzaya pilotların dışında normal insanları da göndererek bir başka
ilki daha başarmıştır.[8] 8 Mart
1965 yılında bir başka Voshkod uçuşunda, Sovyet kosmonotu ilk uzay yürüyüşünü
gerçekleştirmiştir. Voskhod’la 1970’lerin ortasına kadar, keşif ve bilimsel
amaçlı uçuşlar da yapılmıştır.[9]
Gelecekte Mars ve Ay’a insanlı uzay uçuşları yapmayı
isteyen OKB-1 ofisi, bu misyonlar için uzay araçlarının manevra ve birleşme
(docking) yeteneklerine sahip olması gerektiğini düşünmektedir. Bu nedenle OKB-1
ofisi 1960’ların ortasından itibaren Soyuz insanlı uzay aracını geliştirmeye
başlamıştır ve ilk insanlı uzay uçuşu 1967 yılında yapılmıştır.[10]
Ay yarışı ve uzay istasyonları (Almaz, DOS,
Mir), Buran-Energiya. 1960’ların ortasında SSCB, Amerika’ya yanıt
olarak Ay yarışına katılmıştır. Ancak Ay’a yolculuğu gerçekleştirecek N-1
roketi geliştirilemediği için yarış kaybedilmiştir. SSCB’nin bu yarışı
kaybetmesinin çeşitli temel nedenleri vardır: Birincisi Amerika’nın Ay
programını başta yeteri kadar ciddiye almayıp, bu programa önceliği geç
vermesidir. İkincisi uzay çalışmalarının tek bir merkezden yönetilmemesi, uzay
ajansı benzeri bir kurumun olmamasıdır. Bunun yerine uzay programları OKB’ler
tarafından Sovyet yönetimine önerilmekte ve iç politika dinamikleri ve
Amerika’daki gelişmelerin etkisi ile projeler belirlenmektedir. Ancak OKB’ler
hem güçlü hem de aralarında çok yüksek rekabet olduğundan dolayı, bu durum ironik
bir şekilde komünizmin önerdiği merkezi planlamanın aksine, ülkenin uzay
programında dağınıklığa, kaynak israfına ve zaman kaybına yol açmıştır. Bu
verimsiz ortam neticede SSCB’nin Ay yarışını kaybetmesine de neden olmuştur.[11] Apollo
başarısının hemen ardından SSCB’nin yeni lideri Breznev bir açıklama yapmış; bu
açıklamada Amerika ile bu konuda hiç bir zaman yarış içinde olmadıklarını belirtmiş
ve ülkenin yeni hedefini ise uzay istasyonları olarak ilan etmiştir.[12]
Sovyet politikasının uzay istasyonlarına yönelmesinde Almaz askeri uzay
istasyonlarını geliştiren Chelomey’in de önemli etkisi olmuştur. Korolev’in
1966 yılında ölümünün ardından Chelomey, Korolev’in OKB-1’i karşısında güç
kazanmıştır.
SSCB’nin ilk uzay istasyonu
projesi Almaz 1960’ların ortasında, Amerika’nın MOL projesine yanıt olarak
başlamıştır. Almaz üç bölümden oluşmaktadır: Almaz uzay istasyonu, asker ve
kosmonotları istasyona taşıyacak taşıma aracı ve her ikisini de uzaya taşıyacak
Proton roketleri. Uzay istasyonunun temel hedefi askeri amaçlı keşif yapmaktır.
Almaz projesi, Amerika’nın Apollo başarısına yanıt olarak SSCB’nin uzay
istasyonlarına politik öncelik vermesinin ardından hızlanmıştır.
Sovyet’lerin ilk nesil uzay
istasyonları Almaz ve DOS (Long Duration Station) serilerdir. Almaz’ın fırlatması gecikince, Soyuz
elektronik sistemlerini ve Almaz gövdesini kullanarak DOS uzay istasyonu geliştirilmiştir. DOS’un
geliştirilme nedeni kısa süre içinde yörüngeye bir uzay istasyonu yerleştirerek,
dünyanın dikkatini yeni Sovyet başarılarına çekmektir. SSCB batılı gözlemcileri
yanıltmak için DOS ve Almaz istasyonlarının her ikisini de Salyut olarak
dünyaya tanıtmıştır. DOS-1 Nisan
1971’de Salyut-1 olarak
fırlatılmıştır. Almaz istayonu ise Salyut-2
olarak Nisan 1972’de fırlatılmıştır. Toplam dört adet DOS ve üç adet Almaz
istasyonu yörüngeye yerleştirilmiştir. Bazıları başarılı olmuş, bazılarında
teknik sorunlar çıkmıştır. Salyut-6
ve Salyut-7 (DOS-5
ve DOS-6) ikinci nesil uzay
istasyonları olup 1977 ve 1982 yıllarında fırlatılmıştır. İkinci nesil
istasyonlarda, kosmonotlar uzayda daha uzun süre kalabilmiştir.[13]
Mir ise SSCB’nin üçüncü nesil uzay istasyonudur. Mir projesi 1976 yılında onaylanmış ve
1979 yılına kadar tasarımı sürekli değişmiştir. İlk Mir uzay istasyonu 7-ton olarak tasarlandığı halde, Chelomey
OKB’sinin etkisi ile 20-tona çıkarılmıştır. Mir’in
çekirdek modülü beş adet docking modüle göre tasarlanmıştır. Bunlar Kvant, Kvant2, Kristal, Spektr and Priroda’dır. 1982 yılında tasarım tamamlanmış ve bir sonraki yıl da
üretimi başlamıştır. Mir projesi
devam ederken SSCB, Amerika’nın Uzay Mekiği projesine tepki olarak Buran–Energia
ikilisini onaylamıştır. Kaynakların büyük bir kısmı Buran-Energia projesine
aktarıldığından dolayı, bu durum Mir projesinin
uzamasına yol açmıştır. Buran-Energiya sadece bir kez 1988 yılında uçabilmiş ve
SSCB’nin dağılmasından kaynaklanan ekonomik sorunlar nedeni ile de
sonlandırılmıştır. Bu arada Sovyet yönetimi, Mir uzay istasyonunun Komünist Parti’nin 27. kongresi sırasında
uzaya fırlatılması emrini vererek, projeyi iç politika aracı olarak
kullanmıştır. Bu vesile ile Mir’e
finansal kaynak yaratılarak proje hızlandırılmıştır.[14] 20 Şubat 1986 yılında Mir’in çekirdeki modülü fırlatılmıştır. 1990 yılına kadar da Kvant, Kvant 2 ve Kristal
modülleri Mir’e eklenmiştir. Ancak
diğer iki modül Spektr ve Priroda, SSCB’nin dağılmasının ardından
yaşanan ekonomik sorunlar nedeni ile Rusya’nın Amerika ile işbirliğinden temin
ettiği finansla, 1995 ve 1996 yıllarında fırlatılmıştır.
Bu
arada Mir-2 projesi 1987 yılında onaylanmış, ancak SSCB’nin
dağılmasının ardından iptal edilmiştir. Fakat proje üzerindeki çalışmalar daha
sonra yeniden değerlendirilmiş ve Amerika ile işbirliği çerçevesinde Mir-2, ISS’in Rusya modülü olmuştur. Ayrıca
Amerika ile Rusya arasında başka işbirlikleri de yapılmıştır. Amerika açısından
bu işbirliklerinin ana hedeflerinden bazıları, uzun dönemli uzay uçuşları
konusunda bilgi temin etmek, Rus teknolojilerine erişmek ve Rusya ile dostluk
kurarak yeni dünya düzenine adaptasyonlarına katkıda bulunmaktır. Rusya
açısından ise temel hedefler, Amerika’dan finans temin ederek uzay
programlarını devam ettirmek ve her iki ülke arasında dostluk kurmaktır. Bu
işbirliği kapsamında Amerika Mir uzay
istasyonun da yirmibir ay uçuş yapmış ve karşılığında Rusya’ya 400 milyon ABD
doları ödeme yapmıştır. Bu nakit girdisi Mir’i bir süre yörüngede tutmuş, ancak 2000’lere gelindiğinde tekrar
nakit sıkıntısı başlamıştır. Ekonomik nedenlerle Rusya, 23 Mart 2001 tarihinde Mir’i dünya atmosferine
düşürerek sonlandırmıştır.
Ancak
Mir’i kurtarmak için bazı Amerika’lı
girişimciler çeşitli iş planları önermiştir. Fakat bu planlar, Amerikan
hükümetinin teknoloji transferi ile ilgili politikalarına takılmış ve Mir’e yapılması gereken teknoloji
transferlerine izin verilmemiştir. Bu teknolojilere izin verilmediği için,
Mir’i daha ekonomik bir şekilde geçiçi olarak yörüngede tutacak güç sistemleri
temin edilememiştir. Diğer yandan bu iş planlarına karşı, NASA yoğun olarak
karşı lobi yapmış ve Mir’in yörüngede
kalması durumunda ISS’in kamuoyunda
geri plana düşerek kurumsal prestijinin sarsılacağından endişe duymuştur. Bu
prestij sorunu Amerikan hükümeti için de geçerlidir. Fakat durumun en ilginç
yanı, Mir’e yapılacak teknoloji
transferinin, ironik bir şekilde Mir’in
düşürülme kararının kesinleştirildiği gün onaylanmış olmasıdır.[15] Bu aşamada durum artık çok geç olduğundan, Mir’in düşürülmesinin önüne
geçilememiştir.
Casus uydular. Zenit
SSCB’nin ilk keşif sistemidir ve 1959 yılında Korolev OKB’si tarafından
geliştirilmeye başlamıştır. Zenith aslında basınçlandırılmış Vostok
kapsülüdür ve misyon süresi yaklaşık 10-12 gündür. Zenith’ler görüntü çekme
işlemi bittiğinde sistem olarak dünyaya geri düşürülmekte, içindeki film
alınarak tap edilmekte ve daha sonra tekrar fırlatılmaktadır. Zenit serisi ilk
1962 yılında başarı ile test edilmiştir. Son olarak OKB-1 tarafından Zenit-4 uzay aracı geliştirilmiş ve bu
sistem 1994 yılına kadar SSCB tarafından kullanılmıştır.[16]
İkinci nesil keşif
sistemleri Yantar serileridir ve ilk geliştirme çalışmaları 1964 yılında Kozlov
OKB’si tarafından başlatılmış ve sistemler 1980’lerin başında hizmete
girmiştir. Zenit’ten farklı olarak tasarlanan Yantar kapsülü tekrar
kullanılabilir olarak tasarlanmıştır. Yantar’ın çeşitli versiyonları mevcuttur.
Bunlar arasında Yantar Oktan 1980’lerin başında kullanılmaya başlamış ve misyon
süresi 45 gündür. Yantar Kobalt 1982 yılında kullanılmaya başlamış ve
çözünürlüğü 50-cm civarındadır. Bu sistem 2002 yılına kadar hala
kullanılmaktaydı. Yantar Kometa ise 1981 yılında göreve başlamıştır.
Çözünürlüğü 2-metre (m) olup, bu sistemin arşiv görüntüleri Soyuzkarta firması
tarafından pazarlanmaktadır.[17]
Seyrüsefer. Tsiklon
SSCB’nin ilk seyrüsefer sistemidir. Çalışmaları 1962 yılında başlamış ve ilk
Tsiklon uydusu 1967 yılında fırlatılmıştır. Sistem 1971 yılında tam olarak
servise girmiştir. 1978 yılına kadar toplam yirmisekiz uydu fırlatılmıştır.[18] Daha
sonra GLONASS seyrüsefer sistemini geliştirmiş ve bu sistem halen
kullanılnmaktadır.
Fractional Orbital Bombardment
System (FOBS). SSCB Amerikanın
yere konuşlandırdığı erken uyarı sistemlerini geçecek yeni bir silah
geliştirmiştir. FOBS sistemi nükleer bombayı önce roketle dünya yörüngesine
yerleştirmekte, sonra tam bir dönüş yapmadan bombayı güney kutup üzerinden
yörüngeden çıkarmakta ve kuzeye doğru ilerlerken bombayı Amerika üzerine
düşürmektedir. FOBS 1968 yılında tam olarak operasyonel hale gelmiştir. FOBS
sistemi 1982 ve 1984 yılları arasında, Strategic Arms Limitation Talks-II
gereğince, servis dışı bırakılmıştır. Diğer yandan Amerika’nın DSP erken uyarı
sistemini geliştirmesi ile FOBS sistemi de zaten önemini yitirmiştir.[19]
Erken uyarı sistemleri ve
ABM’ler. İlk erken uyarı sistemi, Lavotchkin tasarım ofisi tarafından
geliştirilen Oko sistemidir. Oko ilk olarak 1972 yılında test edilmiş ve 1976
yılında operasyonel olmuştur. Oko sistemi dokuz uydudan oluşmaktadır. Bunun
yanısıra Amerikan füzelerini önlemek için ABM’ler geliştirmiştir. SSCB 1958
yılında Füze Önleyici Savunma Kuvvetleri’ni kurmuş ve ilk ABM testlerini de
1960 yılında yapmıştır. Bu ABM’lerin temel çalışma prensibi, hedef füzeye
belirli bir mesafeye kadar yaklaşarak taşıdığı bombayı patlatmak ve oluşan
parçalarla hedef füzeyi parçalamaktır. Sovyetler farklı tasarımlar içeren
çeşitli ABM projelerine başlamış, ancak bu projelerin çoğu ya teknik ya da
politik nedenlerle iptal edilmiş veya konuşlandırıldıktan sonra gelişen
Amerikan teknolojileri karşısında önemini yitirmiştir. Bunlardan A-35 ABM
sistemi 1967 yılında konuşlandırılmıştır.[20]
ASAT. SSCB’nin
geliştirdiği bir diğer askeri uzay sistemi ASAT’lardır. Chelomey’in OKB-52
ofisi Polet-1 uydusunu geliştirmiş; 1963 ve 1964 yıllarında başarı elde
edilmiştir. Sovyetler’in test ettiği diğer ASAT’lar şunlardır: 1967 yılında
Kosmos 185 uydusu, 1968 yılında Kosmos 248, 249 ve 252 uyduları. Sovyetler 1971
yılındaki ASAT testlerini ise Amerikan casus uydularının bulunduğu yakın
yörüngedede yapmıştır. Aralarındaki antlaşma gereğince, SSCB ve Amerika
1970’lerde ASAT testlerini durdurmuştur.[21]
Haberleşme uyduları. Askeri
haberleşme ihtiyacını karşılamak için Sovyetler uzay yarışının başladığı ilk
yıllardan itibaren haberleşme uyduları geliştirmiştir. İlk uydu sistemi eliptik
yörüngede hareket eden
(bu yörüngenin bir diğer adı Molniya) Molniya-1 1965 yılında fırlatılmıştır. Bu
sistem stratejik haberleşme için kullanılmıştır. Tsiklon uyduları ise hem
seyrüsefer hem de haberleşme faydalı yükleri taşımıştır. Tsiklon-M, Kristal ve
Strela SSCB’nin geliştirdiği diğer sistemlerdir. Bunlardan Strela, 1990’ların
ortasına kadar kullanılmıştır. Sabit yörüngeli Raduga uydu haberleşme sistemi,
1975’den günümüze kadar kullanılmaktadır. Ancak Rusya ekvatora göre çok kuzeyde olduğundan, sabit
yörüngeli uydular Rusya’nın bütün haberleşme ihtiyacını karşılamamaktadır.[22]
Askeri hava-uzay araçları.
Amerika gibi Sovyetler de askeri amaçlı kullanmak üzere çeşitli hava-uzay
araçları geliştirmiştir. Chelomey ofisi tarafından Amerika’nın Dyno-Soar
projesine yanıt olarak Raketoplan’ı geliştirmiştir. Bu aracın askeri amaçları
arasında, ASAT operasyonları ve keşif-gözetleme yer almaktadır. Khruschev’in
görevden ayrılması ile Khruschev’in oğlunun çalıştığı Chelomey ofisine olan
politik destek azalmış ve Raketoplan projeleri bir başka tasarım ofisine
devredilmiştir. OKB-155, Raketoplan tasarımlarından da yola çıkarak ASAT ve
casusluk amaçlı Spiral sistemini geliştirmeye başlamıştır. Fakat 1970’lerin
sonlarına doğru, finansal sorunlar ve uyduların daha ucuza aynı işi yapmasının
farkedilmesi üzereine iptal edilmiştir. Ayrıca bu dönemde öncelik, Amerika’nın
Uzay Mekiği’ne yanıt olarak gelişirilen Buran-Energiya’ya verilmiştir.[23]
Soyuz Sovyetler’in geliştirdiği
bir başka uzay aracıdır. Korolev ofisi tarafından Vostok’un ardından geliştirmiştir
ve Amerika’nın Gemini uzay aracı gibi manevra yeteneğine sahiptir. Soyuz’un
tasarım olarak yakın bir versiyonu Zvezda 7K-VI keşif amaçlı olarak
kullanılmıştır.[24]
Soğuk Savaş sonrası. SSCB’nin
dağılmasından sonra kurulan Rusya, Rus Uzay Ajansı’nı kurmuş ve sivil uzay
çalışmalarını buradan koordine etmektedir. Ancak tarihsel nedenlerle, Rusya’da
Energiya gibi OKB’lerin uzantıları olan firmalar daha çok etkiye sahip
olduğundandan dolayı, Rus Uzay Ajansı yeterli politik güce henüz ulaşmamıştır.
Rusya günümüzde ticari uzay sektörü alanında fırlatma hizmeti vermektedir.
Pazarlama konusundaki deneyim eksiklikleri nedeniyle, uluslararası
konsorisyoumları tercih etmektedirler. Ukrayna ve Kazakistan’a fırlatma
alanında bağımlılığından kurtulmak için, Rusya yeni fırlatma sistemleri
geliştirmektedir. Ayrıca ticari yüksek çözünürlüklü uydular da geliştirerek,
uzaktan algılama sektörüne girmeye çalışmaktadır. Askeri uzay çalışmaları ise
devam etmektedir. Rusya ayrıca uluslararası ilişkileri elverdiği ölçüde diğer
ülkelere teknoloji transferleri yapmaktadır.
[1]Stephen
Johnson, “History of the Space Age,” Spring 2003, Lecture notes.
[2]
Aslında İkinci Dünya Savaşı bittiğinde, V-2 roketlerinin geliştirildiği bölge
Rus’ların eline geçmiştir. Fakat, Amerika SSCB’den daha erken davranarak
bölgeye gelmiş ve V-2 ekibi, döküman ve füze parçalarını ele geçirmiştir. SSCB
ise Amerika’dan sonra bölgeye geldikleri için, orada Amerika’nın geriye
bıraktıklarını alabilmiştir.
[3] Stephen
B. Johnson, “Strategic Implications of Space,” Ders Notları, UND Space Studies,
2002.
[4]
İbid.
[5]
Walter A. McDougall, The Heavens and the Earth: A Political History of the
Space Age, (Baltimore, The Johns Hopkins University Press, 1997), s. 11-123.
[6]
Office of Technology Assessment, “Early
Soviet Manned Space flight,” 1983.
[7]
T. A. Heppenheimer, Countdown: A History
of Space Flight. (New York: John Wiley, 1997), s-217-218.
[8] Nicholas L. Johnson, Handbook of Soviet Manned Space Flight. (AIAA: Science and
Technology Series, Cilt 48, 1988), s-73.
[9] Ibid. p-84.
[10]
Ibid. p-91.
[11]
Stephen B. Johnson, “History of Space Age”.
[12]
W. H. Schauer, The Politics of Space: A
comparison of Soviet and American Space Programs, (New York, Holmes & Meier:1976).
[13]
Encyclopedia Astronautica, Salyut, http://www.astronautix.com. 2005.
[14]
Encyclopedia Astronautica, Mir Project, http://www.astronautix.com/project/mir.htm.
2005.
[15]
Greg Klerkx, Lost in Space, (New
York: Pantheon Books,2004), s. 21-55.
[16]
Stephen B. Johnson, “Strategic Implications of Space,” Ders Notları, UND Space
Studies, 2002.
[17]
İbid.
[18]
İbid.
[19]
İbid.
[20]
İbid.
[21]
İbid.
[22]
İbid.
[23]
İbid.
[24]
İbid.
[1]Stephen
Johnson, “History of the Space Age,” Spring 2003, Lecture notes.
[2]
Aslında İkinci Dünya Savaşı bittiğinde, V-2 roketlerinin geliştirildiği bölge
Rus’ların eline geçmiştir. Fakat, Amerika SSCB’den daha erken davranarak
bölgeye gelmiş ve V-2 ekibi, döküman ve füze parçalarını ele geçirmiştir. SSCB
ise Amerika’dan sonra bölgeye geldikleri için, orada Amerika’nın geriye
bıraktıklarını alabilmiştir.
[3] Stephen
B. Johnson, “Strategic Implications of Space,” Ders Notları, UND Space Studies,
2002.
[4]
İbid.
[5]
Walter A. McDougall, The Heavens and the Earth: A Political History of the
Space Age, (Baltimore, The Johns Hopkins University Press, 1997), s. 11-123.
[6]
Office of Technology Assessment, “Early
Soviet Manned Space flight,” 1983.
[7]
T. A. Heppenheimer, Countdown: A History
of Space Flight. (New York: John Wiley, 1997), s-217-218.
[8] Nicholas L. Johnson, Handbook of Soviet Manned Space Flight. (AIAA: Science and
Technology Series, Cilt 48, 1988), s-73.
[9] Ibid. p-84.
[10]
Ibid. p-91.
[11]
Stephen B. Johnson, “History of Space Age”.
[12]
W. H. Schauer, The Politics of Space: A
comparison of Soviet and American Space Programs, (New York, Holmes & Meier:1976).
[13]
Encyclopedia Astronautica, Salyut, http://www.astronautix.com. 2005.
[14]
Encyclopedia Astronautica, Mir Project, http://www.astronautix.com/project/mir.htm.
2005.
[15]
Greg Klerkx, Lost in Space, (New
York: Pantheon Books,2004), s. 21-55.
[16]
Stephen B. Johnson, “Strategic Implications of Space,” Ders Notları, UND Space
Studies, 2002.
[17]
İbid.
[18]
İbid.
[19]
İbid.
[20]
İbid.
[21]
İbid.
[22]
İbid.
[23]
İbid.
[24]
İbid.
No comments:
Post a Comment