Thursday, March 28, 2019

Soğuk Savaş Dönemi-2005 Rusya Uzay Çalışmaları

Rusya

İlk füze çalışmaları ve ICBM’ler. Tsiolkovsky’nin roketler ve uzay istasyonları üzerine yaptığı çalışmalardan etkilenen amatör roket bilimcileri, 1930’ların başlarında çeşitli “roket toplulukları” kurmuştur. Daha sonra roketlerin silah potansiyelinin tespiti üzerine, bu çalışmalar Reactive Scientific Research Institute adında bir çatı altında toplanarak, askeriyenin denetimine geçmiştir.[1] İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda ise, Mayıs 1945 yılında, Amerika’lılardan arta kalan V-2 parçaları ve 150 kadar Alman V-2 uzmanı SSCB’ye getirilmiştir.[2] Fakat daha sonra Sovyet roket uzmanları Almanlar’la çalışmayı redetmiştir. Bu dönemde SSCB’de füze geliştirmek için tasarım büroları adı verilen ve kısaca OKB olarak bilinen bürolar kurulmuştur. Bunlardan OKB-1 Korolev, OKB-456 Glushko, OKB-586 Yangel ve OKB-52 ise Chelomey’in yönetimindedir. Bu dört OKB ofisi Sovyetlerin askeri ve sivil uzay çalışmalarına önemli etkileri olmuştur.
OKB-1 ofisi, Korolev’in teknik yönetimi altında, V-2 teknolojisini kullanarak R1 roketini geliştirmiş ve Ekim 1948 yılındaki deney uçuşlarında başarı elde etmiştir. Soğuk Savaş’ın başladığı yıllarda ise SSCB ülke güvenliğini korumak için askeri stratejisinin bir parçası olarak uzun menzilli silahların geliştirilmesine önem vermiştir. Bu amaç doğrultusunda SSCB, 1948’den 1956’ya kadar R1, R2, R3 ve RM olmak üzere R serisi roketlerin değişik versiyonlarını geliştirmiştir. Bu roket serilerinin her biri farklı OKB’ler tarafından üretilmiştir.[3]
1950’lerin sonlarına doğru SSCB birinci nesil ICBM’leri geliştirmeye başlamıştır. Bu çalışmalar katı ve sıvı yakıt olmak üzere iki kanatta yürümüştür. Bu şekilde olmasının nedeni, OKB yöneticilerinden Yangel ve Glushko’nun katı yakıtı, buna karşın Korolev’in ise sıvı yakıtı savunmasıdır. ICBM’lerin yakıt sistemi hakkındaki bu farklı görüşler, taraf tutan OKB’ler arasında sürtüşmelere neden olmuş ve ileri yıllarda bu gerginlik devam ederek Sovyetler’in Amerika’ya karşı Ay yarışını kaybetmesine katkıda bulunmuştur. Birinci nesil ICBM’lerden R16 Yangel ekibi tarafından geliştirilmiş ve füzeler 1961 yılında konuşlandırılmıştır. Korolev ekibi tarafından R-7 ve R-9 sıvı yakıtlı ICBM füzeleri geliştirilmiş ve 1965 yılında konuşlandırılmıştır. Ancak Korolev’in füzeleri, sıvı yakıtlı olması nedeniyle askeri açıdan pek tercih edilmemiştir Daha ileri teknolojiye sahip ikinci nesil ICBM’ler ise, 1960’ların ortasından itibaren konuşlandırılmaya başlamıştır. Bu nesil ICBM’ler şunlardır: UR-100, Chelomey’in yönettiği OKB-52; RT-2, Korolev’in yönettiği OKB-1 ve R-36 ise Yangel ekibi tarafından geliştirilmiştir.[4]
Sputnik ve Khruschev’in uzay stratejisi. 1940’ların sonlarında Mikhail Tikhonravov uydular üzerine çalışmalar yapmış ve araştırma sonuçlarını 1948 yılında bir makale ile yayınlamıştır.  Uyduların o sırada potansiyel askeri uygulamalarının bilinmemesi nedeniyle, Tikhonravov’un çalışmaları Korolev dışında hiçkimsenin, özellikle Sovyet yönetiminin ilgisini çekmemiştir. Daha sonra Tikhonravov ve Korolev birlikte uydular üzerinde konsept araştırmaları yaparak bir uydu projesi geliştirmişlerdir. Fakat 1954 yılında Uluslararası Jeofizik Yılı (International Geophysical Year [IGY]) kapsamında, Amerika’nın bilimsel bir uydu geliştirip fırlatacağını açıklaması üzerine, Sovyet yönetimi Korolev ve Tikhonravov’un birlikte hazırladıkları uydu projesini onaylamıştır. Amerika’nın IGY kapsamında bilimsel bir uyduyu uzaya göndermesinin nedeni, uzayı insanlığın ortak malı olarak kullanılması için kamuoyu oluşturmaktır. Amerika böylece ileride fırlatacakları casus uyduların, Sovyet’ler de dahil diğer ülkelerin üzerinden geçişini meşrulaştırmak istemiştir.[5]
Korolev aslında 1,3-tonluk bilimsel bir uydu geliştirmeyi planladığı halde, geliştirme süresi uzun süreceği için, daha hafif olan (84-kg ağırlığında) ve sadece “beep” mesajı yayan basit bir uydu yapmış ve Amerika’dan önce 4 Ekim 1957’de fırlatmıştır. Sputnik’in başarısı sadece dünyada değil, SSCB’de de özellikle yönetimi üzerinde büyük etki yapmıştır. Sputnik’e gelen  tepkileri basından öğrenen Sovyet yönetimi, uzayın propoganda rolünü farketmiştir. Ekonomik ve askeri olarak Amerika’dan daha zayıf olan SSCB, bu açığını kapatmak için uzayı politik bir araç  olarak kullanmaya başlamıştır. Khruschev’in yaklaşımı, uzay projelerine yoğunlaşarak politik prestij kazanmak ve böylece ülkeleri SSCB’nin güçlü bir ülke olduğuna inandırmaktır. Bu yaklaşım görüleceği üzere oldukça başarılı da olmuştur.

Zenith, Vostok ve Voskhod. 1959’lerin sonlarında Korolev’in OKB-1 ofisi, insanlı uzay uçuşları yapmak için Vostok ve askeri keşifler yapmak için de Zenith programlarını başlatmıştır. Sovyet yönetiminin Vostok için gerekli finansal ve politik desteği sağlamasında, Amerika’nın Mercury projesinin önemi büyüktür. Vostok’la ilk insanlı uzay uçuşu 12 Nisan 1961 yılında, Yuri Gagarin tarafından yapılmıştır. Olayın propogandasını yapmak için Khruschev yönetiminin isteği üzerine Gagarin, daha sonra dünya turuna çıkarılmıştır. 1963 yılında Vostok’la ilk kadın astronot da uçarak, Sovyetler uzayda bir başka ilki daha gerçekleştirmiştir. Zenith ise kısaca basınçlandırılmış Vostok olup, 1965 ile 1970 yılları arasında hizmete girmiştir.[6]
Amerika’nın Gemini projesine tepki olarak, Khruschev’in direktifi ile OKB-1 ofisi Vostok uzay aracının iç yapısında, üç kosmonotun sığabileceği şekilde bazı değişiklikler yaparak  Voskhod’u geliştirmiştir.[7] Amacı SSCB’nin Amerika’ya karşı uzayda elde ettiği birinciliklerini korumaktır. 12 Ekim 1964 yılındaki Voskhod uçuşu ile, SSCB birden fazla astronotu aynı anda uzaya göndermeyi başaran ilk ülke olmuştur. Ayrıca ekipte doktor ve bilimadamı da bulundurarak, uzaya pilotların dışında normal insanları da göndererek bir başka ilki daha başarmıştır.[8] 8 Mart 1965 yılında bir başka Voshkod uçuşunda, Sovyet kosmonotu ilk uzay yürüyüşünü gerçekleştirmiştir. Voskhod’la 1970’lerin ortasına kadar, keşif ve bilimsel amaçlı uçuşlar da yapılmıştır.[9]
Gelecekte Mars ve Ay’a insanlı uzay uçuşları yapmayı isteyen OKB-1 ofisi, bu misyonlar için uzay araçlarının manevra ve birleşme (docking) yeteneklerine sahip olması gerektiğini düşünmektedir. Bu nedenle OKB-1 ofisi 1960’ların ortasından itibaren Soyuz insanlı uzay aracını geliştirmeye başlamıştır ve ilk insanlı uzay uçuşu 1967 yılında yapılmıştır.[10] 
Ay yarışı ve uzay istasyonları (Almaz, DOS, Mir), Buran-Energiya. 1960’ların ortasında SSCB, Amerika’ya yanıt olarak Ay yarışına katılmıştır. Ancak Ay’a yolculuğu gerçekleştirecek N-1 roketi geliştirilemediği için yarış kaybedilmiştir. SSCB’nin bu yarışı kaybetmesinin çeşitli temel nedenleri vardır: Birincisi Amerika’nın Ay programını başta yeteri kadar ciddiye almayıp, bu programa önceliği geç vermesidir. İkincisi uzay çalışmalarının tek bir merkezden yönetilmemesi, uzay ajansı benzeri bir kurumun olmamasıdır. Bunun yerine uzay programları OKB’ler tarafından Sovyet yönetimine önerilmekte ve iç politika dinamikleri ve Amerika’daki gelişmelerin etkisi ile projeler belirlenmektedir. Ancak OKB’ler hem güçlü hem de aralarında çok yüksek rekabet olduğundan dolayı, bu durum ironik bir şekilde komünizmin önerdiği merkezi planlamanın aksine, ülkenin uzay programında dağınıklığa, kaynak israfına ve zaman kaybına yol açmıştır. Bu verimsiz ortam neticede SSCB’nin Ay yarışını kaybetmesine de neden olmuştur.[11] Apollo başarısının hemen ardından SSCB’nin yeni lideri Breznev bir açıklama yapmış; bu açıklamada Amerika ile bu konuda hiç bir zaman yarış içinde olmadıklarını belirtmiş ve ülkenin yeni hedefini ise uzay istasyonları olarak ilan etmiştir.[12] Sovyet politikasının uzay istasyonlarına yönelmesinde Almaz askeri uzay istasyonlarını geliştiren Chelomey’in de önemli etkisi olmuştur. Korolev’in 1966 yılında ölümünün ardından Chelomey, Korolev’in OKB-1’i karşısında güç kazanmıştır.
SSCB’nin ilk uzay istasyonu projesi Almaz 1960’ların ortasında, Amerika’nın MOL projesine yanıt olarak başlamıştır. Almaz üç bölümden oluşmaktadır: Almaz uzay istasyonu, asker ve kosmonotları istasyona taşıyacak taşıma aracı ve her ikisini de uzaya taşıyacak Proton roketleri. Uzay istasyonunun temel hedefi askeri amaçlı keşif yapmaktır. Almaz projesi, Amerika’nın Apollo başarısına yanıt olarak SSCB’nin uzay istasyonlarına politik öncelik vermesinin ardından hızlanmıştır.
Sovyet’lerin ilk nesil uzay istasyonları Almaz ve DOS (Long Duration Station) serilerdir.  Almaz’ın fırlatması gecikince, Soyuz elektronik sistemlerini ve Almaz gövdesini kullanarak DOS  uzay istasyonu geliştirilmiştir. DOS’un geliştirilme nedeni kısa süre içinde yörüngeye bir uzay istasyonu yerleştirerek, dünyanın dikkatini yeni Sovyet başarılarına çekmektir. SSCB batılı gözlemcileri yanıltmak için DOS ve Almaz istasyonlarının her ikisini de Salyut olarak dünyaya tanıtmıştır. DOS-1 Nisan 1971’de Salyut-1 olarak fırlatılmıştır. Almaz istayonu ise Salyut-2 olarak Nisan 1972’de fırlatılmıştır. Toplam dört adet DOS ve üç adet Almaz istasyonu yörüngeye yerleştirilmiştir. Bazıları başarılı olmuş, bazılarında teknik sorunlar çıkmıştır. Salyut-6 ve Salyut-7  (DOS-5 ve DOS-6) ikinci nesil uzay istasyonları olup 1977 ve 1982 yıllarında fırlatılmıştır. İkinci nesil istasyonlarda, kosmonotlar uzayda daha uzun süre kalabilmiştir.[13]
Mir ise SSCB’nin üçüncü nesil uzay istasyonudur. Mir projesi 1976 yılında onaylanmış ve 1979 yılına kadar tasarımı sürekli değişmiştir. İlk Mir uzay istasyonu 7-ton olarak tasarlandığı halde, Chelomey OKB’sinin etkisi ile 20-tona çıkarılmıştır. Mir’in çekirdek modülü beş adet docking modüle göre tasarlanmıştır. Bunlar Kvant, Kvant2, Kristal, Spektr and Priroda’dır. 1982 yılında tasarım tamamlanmış ve bir sonraki yıl da üretimi başlamıştır. Mir projesi devam ederken SSCB, Amerika’nın Uzay Mekiği projesine tepki olarak Buran–Energia ikilisini onaylamıştır. Kaynakların büyük bir kısmı Buran-Energia projesine aktarıldığından dolayı, bu durum Mir projesinin uzamasına yol açmıştır. Buran-Energiya sadece bir kez 1988 yılında uçabilmiş ve SSCB’nin dağılmasından kaynaklanan ekonomik sorunlar nedeni ile de sonlandırılmıştır. Bu arada Sovyet yönetimi, Mir uzay istasyonunun Komünist Parti’nin 27. kongresi sırasında uzaya fırlatılması emrini vererek, projeyi iç politika aracı olarak kullanmıştır. Bu vesile ile Mir’e finansal kaynak yaratılarak proje hızlandırılmıştır.[14] 20 Şubat 1986 yılında Mir’in çekirdeki modülü fırlatılmıştır. 1990 yılına kadar da Kvant, Kvant 2 ve Kristal modülleri Mir’e eklenmiştir. Ancak diğer iki modül Spektr ve Priroda, SSCB’nin dağılmasının ardından yaşanan ekonomik sorunlar nedeni ile Rusya’nın Amerika ile işbirliğinden temin ettiği finansla, 1995 ve 1996 yıllarında fırlatılmıştır.
Ancak Mir’i kurtarmak için bazı Amerika’lı girişimciler çeşitli iş planları önermiştir. Fakat bu planlar, Amerikan hükümetinin teknoloji transferi ile ilgili politikalarına takılmış ve Mir’e yapılması gereken teknoloji transferlerine izin verilmemiştir. Bu teknolojilere izin verilmediği için, Mir’i daha ekonomik bir şekilde geçiçi olarak yörüngede tutacak güç sistemleri temin edilememiştir. Diğer yandan bu iş planlarına karşı, NASA yoğun olarak karşı lobi yapmış ve Mir’in yörüngede kalması durumunda ISS’in kamuoyunda geri plana düşerek kurumsal prestijinin sarsılacağından endişe duymuştur. Bu prestij sorunu Amerikan hükümeti için de geçerlidir. Fakat durumun en ilginç yanı, Mir’e yapılacak teknoloji transferinin, ironik bir şekilde Mir’in düşürülme kararının kesinleştirildiği gün onaylanmış olmasıdır.[15] Bu aşamada durum artık çok geç olduğundan, Mir’in düşürülmesinin önüne geçilememiştir.
Casus uydular. Zenit SSCB’nin ilk keşif sistemidir ve 1959 yılında Korolev OKB’si tarafından geliştirilmeye başlamıştır. Zenith aslında basınçlandırılmış Vostok kapsülüdür ve misyon süresi yaklaşık 10-12 gündür. Zenith’ler görüntü çekme işlemi bittiğinde sistem olarak dünyaya geri düşürülmekte, içindeki film alınarak tap edilmekte ve daha sonra tekrar fırlatılmaktadır. Zenit serisi ilk 1962 yılında başarı ile test edilmiştir. Son olarak OKB-1 tarafından Zenit-4 uzay aracı geliştirilmiş ve bu sistem 1994 yılına kadar SSCB tarafından kullanılmıştır.[16]
İkinci nesil keşif sistemleri Yantar serileridir ve ilk geliştirme çalışmaları 1964 yılında Kozlov OKB’si tarafından başlatılmış ve sistemler 1980’lerin başında hizmete girmiştir. Zenit’ten farklı olarak tasarlanan Yantar kapsülü tekrar kullanılabilir olarak tasarlanmıştır. Yantar’ın çeşitli versiyonları mevcuttur. Bunlar arasında Yantar Oktan 1980’lerin başında kullanılmaya başlamış ve misyon süresi 45 gündür. Yantar Kobalt 1982 yılında kullanılmaya başlamış ve çözünürlüğü 50-cm civarındadır. Bu sistem 2002 yılına kadar hala kullanılmaktaydı. Yantar Kometa ise 1981 yılında göreve başlamıştır. Çözünürlüğü 2-metre (m) olup, bu sistemin arşiv görüntüleri Soyuzkarta firması tarafından pazarlanmaktadır.[17]
Seyrüsefer. Tsiklon SSCB’nin ilk seyrüsefer sistemidir. Çalışmaları 1962 yılında başlamış ve ilk Tsiklon uydusu 1967 yılında fırlatılmıştır. Sistem 1971 yılında tam olarak servise girmiştir. 1978 yılına kadar toplam yirmisekiz uydu fırlatılmıştır.[18] Daha sonra GLONASS seyrüsefer sistemini geliştirmiş ve bu sistem halen kullanılnmaktadır.
Fractional Orbital Bombardment System (FOBS). SSCB Amerikanın yere konuşlandırdığı erken uyarı sistemlerini geçecek yeni bir silah geliştirmiştir. FOBS sistemi nükleer bombayı önce roketle dünya yörüngesine yerleştirmekte, sonra tam bir dönüş yapmadan bombayı güney kutup üzerinden yörüngeden çıkarmakta ve kuzeye doğru ilerlerken bombayı Amerika üzerine düşürmektedir. FOBS 1968 yılında tam olarak operasyonel hale gelmiştir. FOBS sistemi 1982 ve 1984 yılları arasında, Strategic Arms Limitation Talks-II gereğince, servis dışı bırakılmıştır. Diğer yandan Amerika’nın DSP erken uyarı sistemini geliştirmesi ile FOBS sistemi de zaten önemini yitirmiştir.[19]
Erken uyarı sistemleri ve ABM’ler. İlk erken uyarı sistemi, Lavotchkin tasarım ofisi tarafından geliştirilen Oko sistemidir. Oko ilk olarak 1972 yılında test edilmiş ve 1976 yılında operasyonel olmuştur. Oko sistemi dokuz uydudan oluşmaktadır. Bunun yanısıra Amerikan füzelerini önlemek için ABM’ler geliştirmiştir. SSCB 1958 yılında Füze Önleyici Savunma Kuvvetleri’ni kurmuş ve ilk ABM testlerini de 1960 yılında yapmıştır. Bu ABM’lerin temel çalışma prensibi, hedef füzeye belirli bir mesafeye kadar yaklaşarak taşıdığı bombayı patlatmak ve oluşan parçalarla hedef füzeyi parçalamaktır. Sovyetler farklı tasarımlar içeren çeşitli ABM projelerine başlamış, ancak bu projelerin çoğu ya teknik ya da politik nedenlerle iptal edilmiş veya konuşlandırıldıktan sonra gelişen Amerikan teknolojileri karşısında önemini yitirmiştir. Bunlardan A-35 ABM sistemi 1967 yılında konuşlandırılmıştır.[20]
ASAT. SSCB’nin geliştirdiği bir diğer askeri uzay sistemi ASAT’lardır. Chelomey’in OKB-52 ofisi Polet-1 uydusunu geliştirmiş; 1963 ve 1964 yıllarında başarı elde edilmiştir. Sovyetler’in test ettiği diğer ASAT’lar şunlardır: 1967 yılında Kosmos 185 uydusu, 1968 yılında Kosmos 248, 249 ve 252 uyduları. Sovyetler 1971 yılındaki ASAT testlerini ise Amerikan casus uydularının bulunduğu yakın yörüngedede yapmıştır. Aralarındaki antlaşma gereğince, SSCB ve Amerika 1970’lerde ASAT testlerini durdurmuştur.[21]
Haberleşme uyduları. Askeri haberleşme ihtiyacını karşılamak için Sovyetler uzay yarışının başladığı ilk yıllardan itibaren haberleşme uyduları geliştirmiştir. İlk uydu sistemi eliptik yörüngede hareket eden (bu yörüngenin bir diğer adı Molniya) Molniya-1 1965 yılında fırlatılmıştır. Bu sistem stratejik haberleşme için kullanılmıştır. Tsiklon uyduları ise hem seyrüsefer hem de haberleşme faydalı yükleri taşımıştır. Tsiklon-M, Kristal ve Strela SSCB’nin geliştirdiği diğer sistemlerdir. Bunlardan Strela, 1990’ların ortasına kadar kullanılmıştır. Sabit yörüngeli Raduga uydu haberleşme sistemi, 1975’den günümüze kadar kullanılmaktadır. Ancak Rusya  ekvatora göre çok kuzeyde olduğundan, sabit yörüngeli uydular Rusya’nın bütün haberleşme ihtiyacını karşılamamaktadır.[22]
Askeri hava-uzay araçları. Amerika gibi Sovyetler de askeri amaçlı kullanmak üzere çeşitli hava-uzay araçları geliştirmiştir. Chelomey ofisi tarafından Amerika’nın Dyno-Soar projesine yanıt olarak Raketoplan’ı geliştirmiştir. Bu aracın askeri amaçları arasında, ASAT operasyonları ve keşif-gözetleme yer almaktadır. Khruschev’in görevden ayrılması ile Khruschev’in oğlunun çalıştığı Chelomey ofisine olan politik destek azalmış ve Raketoplan projeleri bir başka tasarım ofisine devredilmiştir. OKB-155, Raketoplan tasarımlarından da yola çıkarak ASAT ve casusluk amaçlı Spiral sistemini geliştirmeye başlamıştır. Fakat 1970’lerin sonlarına doğru, finansal sorunlar ve uyduların daha ucuza aynı işi yapmasının farkedilmesi üzereine iptal edilmiştir. Ayrıca bu dönemde öncelik, Amerika’nın Uzay Mekiği’ne yanıt olarak gelişirilen Buran-Energiya’ya verilmiştir.[23]
Soyuz Sovyetler’in geliştirdiği bir başka uzay aracıdır. Korolev ofisi tarafından Vostok’un ardından geliştirmiştir ve Amerika’nın Gemini uzay aracı gibi manevra yeteneğine sahiptir. Soyuz’un tasarım olarak yakın bir versiyonu Zvezda 7K-VI keşif amaçlı olarak kullanılmıştır.[24]
Soğuk Savaş sonrası. SSCB’nin dağılmasından sonra kurulan Rusya, Rus Uzay Ajansı’nı kurmuş ve sivil uzay çalışmalarını buradan koordine etmektedir. Ancak tarihsel nedenlerle, Rusya’da Energiya gibi OKB’lerin uzantıları olan firmalar daha çok etkiye sahip olduğundandan dolayı, Rus Uzay Ajansı yeterli politik güce henüz ulaşmamıştır. Rusya günümüzde ticari uzay sektörü alanında fırlatma hizmeti vermektedir. Pazarlama konusundaki deneyim eksiklikleri nedeniyle, uluslararası konsorisyoumları tercih etmektedirler. Ukrayna ve Kazakistan’a fırlatma alanında bağımlılığından kurtulmak için, Rusya yeni fırlatma sistemleri geliştirmektedir. Ayrıca ticari yüksek çözünürlüklü uydular da geliştirerek, uzaktan algılama sektörüne girmeye çalışmaktadır. Askeri uzay çalışmaları ise devam etmektedir. Rusya ayrıca uluslararası ilişkileri elverdiği ölçüde diğer ülkelere teknoloji transferleri yapmaktadır.


[1]Stephen Johnson, “History of the Space Age,” Spring 2003, Lecture notes.
[2] Aslında İkinci Dünya Savaşı bittiğinde, V-2 roketlerinin geliştirildiği bölge Rus’ların eline geçmiştir. Fakat, Amerika SSCB’den daha erken davranarak bölgeye gelmiş ve V-2 ekibi, döküman ve füze parçalarını ele geçirmiştir. SSCB ise Amerika’dan sonra bölgeye geldikleri için, orada Amerika’nın geriye bıraktıklarını alabilmiştir.
[3] Stephen B. Johnson, “Strategic Implications of Space,” Ders Notları, UND Space Studies, 2002.
[4] İbid.
[5] Walter A. McDougall, The Heavens and the Earth: A Political History of the Space Age, (Baltimore, The Johns Hopkins University Press, 1997), s. 11-123.
[6] Office of Technology Assessment, “Early Soviet Manned Space flight,” 1983.   
[7] T. A. Heppenheimer, Countdown: A History of Space Flight. (New York: John Wiley, 1997), s-217-218.
[8] Nicholas L. Johnson, Handbook of Soviet Manned Space Flight. (AIAA: Science and Technology Series, Cilt 48, 1988), s-73.
[9] Ibid. p-84.
[10] Ibid. p-91.
[11] Stephen B. Johnson, “History of Space Age”.
[12] W. H. Schauer, The Politics of Space: A comparison of Soviet and American Space Programs, (New York, Holmes & Meier:1976).
[13] Encyclopedia Astronautica, Salyut,  http://www.astronautix.com. 2005.
[14] Encyclopedia Astronautica, Mir Project,  http://www.astronautix.com/project/mir.htm. 2005.
[15] Greg Klerkx, Lost in Space, (New York: Pantheon Books,2004), s. 21-55.
[16] Stephen B. Johnson, “Strategic Implications of Space,” Ders Notları, UND Space Studies, 2002.
[17] İbid.
[18] İbid.
[19] İbid.
[20] İbid.
[21] İbid.
[22] İbid.
[23] İbid.
[24] İbid.

No comments:

Post a Comment